Rüzgarlı Gökçeada'da keyifli bir yaz sonu

MUHTEŞEM SAHİLLERİNDE SPOR YAPILIYOR Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada, havaların soğuması ile birlikte artan rüzgarın etkisi ile uçurtma ve rüzgar sörfü yani kite sörf yapmak üzere gelen Bulgar ve Alman ağırlıklı turistlerin yoğun ilgisini çekiyor.

ADAYI TEK GÜNDE GEZMEK MÜMKÜN DEĞİL Yazın sonunda adanın rüzgarı da çetin esiyor. Buranın keyfini çıkartmak ve adayı hiç unutulmayacakların arasına katmak için bir gün yeterli değil. Çünkü adanın her bir köşesinde ayrı bir yerleşim yeri ve ayrı bir faaliyet var. Adayı yeterince tanımak için mutlaka bir kaç gün kalmak ve tüm kıyılarını keşfe çıkmak gerekiyor.

SU SPORCULARININ ADRESİ “KEFALOS” Kefalos’a su sporları yapmak üzere karavan, çadır ve araçları ile gelen turistler, arabalı vapurlarla adaya giriş yapıyorlar. Bu sporcuların en sevdiği mevsim ise yaz sonu. Soluğu adanın koylarında alan sporcular, yoğun rüzgar ve suyun soğukluğuna rağmen özel giysilerini giyerek su ile buluşuyorlar.

BİRÇOK KEYİF BİR ARADA Sokaklarında dolaşmak güzel Gökçeada'nın. Üzüm asmalarının altından geçmek... Oksijeni bol bir havayı ciğerlerine çekmek... Sardurya çiçeklerinin yapraklarının rüzgara karışarak size ulaşan keskin kokusunu duymak... Burada tarih var, doğa var, deniz var. Deniz mahsullerini yemek keyfi var.

MARMARA BÖLGESİ’NDE AMA EGE DENİZİNDE Marmara Bölgesi’nde ama Ege Denizi üzerinde yer alan adadaki kafeler tipik Ege tatil yörelerinin kendisine has özellikleri taşıyor. Mekanlar mavi beyaz renklerde boyalı masa ve sandalyeler, küçük tahta parçalarına renkli tebeşirlerle yazılmış mesajlar, rengarenk boyanmış tabelalar, el örgüsü süslerle bezenmiş ağaç gövdeleri, mavi boncuklar ve el işlemeleri ile dolu. Her tatil beldesinde olduğu gibi Gökçeada'nın merkezinde de beyaz ve mavi renklerin hakimiyetinde küçük çay bahçeleri özellikle dikkat çekiyor.

ZEYTİNYAĞLI SABUN YAPILIP, SATILIYOR Adada zeytinyağından sabun üretimi ve hediyelik olarak satışı oldukça yaygın görülüyor. Buraya kadar gelmişken büyük şehirlerde kolay kolay göremeyeceğimiz güzellikteki bu sabunları almakta yarar var.

SOKAKLARDA ESKİ RUM EVLERİ Adanın sokaklarında sizi eski Rum evleri karşılıyor. Evlerin mimarisinde özellikle kapı ve pencerelerde özel el işçiliği dikkat çekiyor. Evler demir ve ahşap ustalarının eserleri ile dolu. Bu Rum evlerinin bazıları Cundalı. Çoğu da balkonlu. Çünkü burası aslında bir sayfiye yeri. Evlerin balkonlarında ve camlarında da bulunan özel yapılmış çiçeklikler arasındaki çiçekler, bulunduğu yerden sarkarak evin duvarlarını sarıyor.

EVLERDEKİ MİMARİ AYRINTILAR ADAYA ÖZELLİK KATIYOR Binalar genellikle iki katlı. Giriş katları dışarıdan kapılı. İkinci katlara dışarıdan merdivenle çıkılıyor. Bu ikinci katan çıkan merdivenin önünde 3-5 metre kare balkon bulunuyor. Bu aralık tam bir balkon değil aslında. Oradan ikinci kata giriş imkanı var ve genellikle ayakkabı ve paspas konularak kullanılıyor.

ADANIN GEÇMİŞİ ÇOK DERİNLERE UZANIYOR Adanın geçmişi M.Ö. 7000 yılına kadar gidiyor. Adada farklı dönemlerden kalma 10 höyük olduğu biliniyor.

SU KAYNAKLARI ÜNLÜ Ada su ihtiyacını kendi kaynaklarından karşılıyor. Ve doğal kaynak suyu açısından çok zengin bir altyapıya sahip. Sokaktaki çeşmelerinden memba suyu akıyor.

ADADA ZAMAN TÜNELİNDESİNİZ Bu fotoğrafa görülen pencere ve içindeki iğne oyası örtü, oradan geçerken sizde bir zaman tüneline sokulmuşçasına bir etki bırakıyor.

HAVAALANI BİLE VAR Adada bir devlet hastanesi, bir cezaevi, askeriye, eski ve kullanılmayan bir hava alanı var.

GÖKÇEADA'NIN ÜNLÜ KÖYLERİ Gökçeada'yı anlatırken Bademli köyü, Dereköy köyü, Eşelek köyü, Kaleköy köyü, Şirinköy köyü, Tepeköy köyü, Uğurlu köyü, Yenibademli köyü ve Zeytinliköy köyünü anlatmadan geçmemek gerek.

MAHALLELERİ BİLE İSMEN TANINIYOR Cumhuriyet Mahallesi, Çınarlı Mahallesi, Fatih Mahallesi, Kuzulimanı Mahallesi ve Yeni Mahallesi de Gökçeada’nın mahallelerinin isimleri.

PANSİYON VE OTEL VAR Adada konaklayabilmek için pansiyondan otele birçok tesis bulmak mümkün ama sakın aralarında beş yıldızlı bir tatil köyü bulacağınızı düşünmeyin. Çünkü bu adanın ruhuna, mimarisine, yaşam biçimine ters. Burada konaklamak seçenekleri arasında karavan ve çadırlarınızla gelip kamp da yapabileceğinizin olduğunu unutmayın.

KONFORA DEĞİL KEŞİFE HAZIR OLUN Kendinizi Gökçeada'da konforlu bir tatile değil doğayla baş başa, huzurun ve temiz havanın kucağında tarihi keşfetmeye, yürümeye, dolaşmaya, farklı kıyılarından denizine girmeye hazırlayın.

MİNİBÜS VE BİSİKLET KİRALAYARAK DOLAŞILIYOR Kendi aracınız yoksa merkezden her yöne ulaşabileceğiniz minibüsler var. Ayrıca bisiklet de kiralayabilirsiniz. Böylelikle akşamları farklı koylara gidip, akşam yemeğinizi farklı atmosferlerde yiyebilme imkanı mevcut. Çünkü adanın çeşitli kıyılarında çok cazip balık restoranları var.

ADA 20 YIL ÖNCESİNİN MODASINI YAŞATIYOR Burada kullanılan otomobillerin modelinden tüm eşyalara kadar adeta 20 yıl öncesinin modası yaşatılıyor. Bu yüzden insanı geçmişe götürüp, içini ısıtan bir duyguya neden oluyor. Bir kanadı açık kapının altından içeriyi gizleyen tül fotoğrafının yarattığı etkide olduğu gibi. Mesela evlerin mutfakların da laminat kaplama ya da parkeler yok, eşyalar fırınlanmış ahşaplardan ya da paslanmaz malzemelerden yapılmış değil. Tamamı el yapımı ve yağlı boya ile boyanmış. İnsanda kendi yetiştiği köye duyduğu özlemi uyandırıyorlar.

ADADA HER YERE ARABANIZLA GİREMEZSİNİZ Gökçeada onu ziyaret edenlerin biraz yorulmanızı istiyor. Aracınızla ve yürüyerek de dolaşmalısınız. Mesela Zeytinlik köyü böyle bir yer. Dar sokakları nedeniyle aracınızdan inip dolaşmalısınız. Burası da içinizi sindirerek gezmeniz gereken bir yer.

KAFELERDEN GELEN PİYANO SESİ Adanın merkezindeki kafeteryaları çok ünlü. Her yaşa hitap edebilecek bu mekanlara daha çok gençler rağbet ediyor. Biz geçerken bazılarından piyano sesi geliyordu. Gitar da çalındığı oluyormuş. Kıyılardaki deniz restoranları ve barların müdavimleri de daha başka.

BAŞKA OLUR GÖKÇEADA’NIN TABELALARI Kafeterya ve lokantaların tabelaları da çok ilginç. Genellikle ahşap üzerine yapılan bu çalışmalar da Rumca isimlerin yer alması hiç yabancı gelmiyor.

KIRSAL YAŞAMIN İZLERİ DEKORASYON OLMUŞ Kırsal kesimde kullanılan, saban, kağnı arabası gibi araçların kendileri ya da parçaları dekoratif amaçla etrafa saçılmış durumda.

ADADA İYİ BİR KAHVALTI ŞART Gökçeada'da kahvaltıcılar çok ünlü. Herhalde adalılar, misafirlerinin sabahları karınlarını iyice doyurduktan sonra yaşama karışmalarını istiyor. Kıyıların merkezden uzak olduğunu ve oralarda da çok fazla yiyecek imkanının bulunmadığını düşünerek bir yerde doğru davranıyorlar.

ASMA YAPRAKLARI VE BİSİKLET Bu taş duvarlı, eski ama bakımla şirin otel; kapısına bağlı bisikletlerle adanın en tipik fotoğrafını veriyor.

EVLERİN ADADAN ÇIKAN TAŞLARDAN YAPILMASI ZORUNLU Adanın kendisine özgü bir taşı var. Yeni evlerin yapılmasına izin verilmiyor. Onarılacaklar ve zorunlu yapılacaklara da bu taşı kullanması şart koşuluyor. Ama buna rağmen etrafta konuştuğumuz yerli halk, 10 sene öncesinden başlamak üzere beton yapılaşmalar yapılmasına göz yumulduğu söyleniyor.

Düşünün Türkiye'nin en büyük adası ve en batı ucundasınız. Unutmadan söyleyelim buranın bir de “akşam güneşin en güzel battığı yer” olma iddiası var.

KABAKLAR BURADA SÜS OLMUŞ Kırsal kesimin kullandığı objeler, lokantaların süsü olmuş durumda. Ama bu kullanım iyi adapte edilmiş ve çok bölgeye yakışmış.

EVLER HAYRANLIK SEBEBİ Adadaki evlerin mimarisi ayrıntılarına girdikçe, insanı kendisine hayran bırakıyor.

HAVALAR SOĞUĞUNCA TURİST SAYISI AZALIYOR Havaların soğuması ile birlikte adanın içindeki turist sayısı azaldığı belli. Ara sokaklarda ise insanlar bir elin parmakları kadar az sayıda dolaşıyor.

TÜRK BAYRAĞI HER YERDE Çanakkale ili şehitler mekanı olduğu için insanı da Türk bayrağına ayrı bir düşkün doğrusu. İş yerlerinde, binaların dışlarında mutlaka anlı şanlı Türk bayrakları asılı.

VAPURDAN İNİNCE KARŞILAŞILAN MANZARA Gökçeada'ya ilk ayak bastığımızda karşılaştığımız manzara bu. Çorak ve sarı bir toprak... Bir de etrafta uçuşan bir toz bulutu... Burası Kuzulimanı ve aslında bir yerleşim yeri değil. Bu günlerde büyük bir yol çalışması var adada. Onlarca işçi ve iş makinaları bölgede harıl harıl çalışıp, Kuzulimanı’ndan şehre giden yedi kilometrelik yolu genişletme ve asfaltlama çalışması yapıyor.

TİPİK GÖKÇEADA EVİ İşte tipik bir Gökçeada evi daha. Büyük şehrin hengamesinden uzak. Yazık soğutan, kışın ısıtan yapı malzemelerine sahip korunaklı bir yuva.

ADANIN BAŞIBOŞ KEÇİ VE KOYUNLARI Çanakkale’ye bağlı Gökçeada’da hayvancılık dünyanın her yerinden daha farklı yapılıyor. Yüzyılı aşkın süredir başıboş keçi ve koyunlar yollarda özgürce dolaşıp, doğal kaynaklardan besleniyorlar. Döl ve süt verimi açısından da diğer türlere oranla üstün olan “İmbros koyunu” sadece Gökçeada’da yetişiyor. Ancak son yıllarda sayılarında gözle görünür derecede bir azalma var. Yetkililer ise tedbir aldıklarını söylüyorlar.

ARABANIN RADYOSUNDA YUNAN ŞARKILARI ÇALINIYOR Adada bir yerden diğerine giderken karşınıza çok keyifli yollar çıkıyor. Aracınızın radyosuna Yunanistan'ın radyo dalgaları karışıyor. Fırsatını bulmuşken, bomboş yollarda radyonun sesini sonuna kadar açıp, yol alabilirsiniz. Çünkü aynı coğrafyanın ortak ezgileri kalbe bir başka dokunuyor.

EFSANE KEÇİ DONDURMASI Gökçeada'nın meşhur keçi dondurmasından denemelisiniz. Bizzat adalı bir ailenin imalatı olan bu dondurma, mevsimin kapanmaya yüz tutması ile birlikte seçeneklerini azaltmış durumda. Ama lezzetinden hiç taviz vermemiş. Bir de sakızlı muhallebisi var adanın. Mutlaka yenmesi gereken tatlarından. Dibek kahvesi de meşhur. Ve de bademli kurabiyesi. Onlar da merkezdeki pastanede kutulanmış alıcılarını bekliyor. Bu arada Rum yemeklerini ve oğlakla yapılan yemeklerinin de ününü duyduk tabii. Onlardan da tatmalısınız. Bizden söylemesi.

KALEKÖY’DE TEPEDEN DENİZ SEYRİ Bu tepede kale var. Bir tepenin üzerine kurulu “Kaleköy” yani eski ismiyle “Kastro”, antik dönemden kalma bir yerleşim yeri ve adanın en merak edilen yerlerinden.

TEPEDEN ETRAFA HAKİM OLMAK İÇİN Kale, adanın önemli bir tarihi kalıntısı. Kale, adanın her tarafına hakimiyet sağlanması için o tepeye yapılmış ve adını re doğal olarak bulunduğu yerleşim birimine vermiş.

KUM GÖLETİNDE ÇAMUR BANYOSU Gökçeada’da Kefalos kıyısına yakın, gözle görülebilen büyükçe bir alanında gri renge bulanmış bir kum göleti var. İçinde çamur banyosu yapıldığını duyduk ama hava soğuk olduğu için biz bunu yapan kimseye rastlamadık. Kurak mevsimlerde tamamen tuzla kaplandığından, tatilcilerin alana “Tuz Gölü” ismini verdiklerini de sonradan öğrendik. Sanırız orada çamura bulananlar, sonradan Kefalos kıyısına yürüyerek denize girip temizleniyorlar.

YILDIZ KOYU ADANIN EN GÖZDE PLAJI Yıldız Koyu, gidenlerin hayran kaldığı, yüzmek için oraya giden herkesin tercih ettiği bir sahil. Bir işletme denize girenler için yapılanmış ve anlatılanlara göre tatilcilere iyi bir hizmet sağlıyor ama şimdilerde sezon bittiği için o da kapalı. Yıldız Koyu’nun diğer bir özelliği de kaya taşlarının aldığı şekillerin ilginçliği. Tüm sahilde enteresan kayalara rastlamak mümkün. Adanın kendisine özgü jeolojik yapısı her köşede dikkat çekiyor.

“ÖNCE VATAN” Gökçeada’da askeriye var demiştik. Bu tepeye de asker imzasını atmış. Tepeye "Önce Vatan / Komando" yazıldığı görülüyor.

ARABALI VAPUR VE DENİZ OTOBOSÜ Artık ayrılık zamanı... Arabalı vapur bizi bekler. Buraya arabalı vapur dışında deniz otobüsü ile de ulaşmak mümkün. Dönüşte Gökçeada’dan Kabatepe’ye geçiyoruz. İstanbul’a dönmek için oradan da önce Gelibolu, sonra Keşan, sonra Tekirdağ’a doğru yolculuk yapıyoruz. Çanakkale yönünden dönecek olsaydık da sahil yolundan önce Yalova’ya gidip oradan deniz yolu ile İstanbul’a dönebilirdik.

KÜÇÜK BİR YANGINA ŞAHİT OLDUK Bu kare biz adadayken çıkan yangına ait... İtfaiye yangına anında müdahale etti, gören birkaç kişi yangını söndürmek için koşarak ilerlediler. Ve yangın anında söndürüldü. Bu yangınlar sadece yeşil alana değil adanın çok özel olan jeolojik yapısına da zarar veriyor. Binlerce yıllık fosillerin gizlendiği topraklar ve anıt ağaçların yanıp kül olması kadar yıkıcı ne olabilir.