Yardımları gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırma çabası

Sosyal devlet olarak, adaletli sosyal düzeni sağlamak adına yoksullara yardım yapılması çok değerli. Tabii ideal olanı hiç şüphesiz, yardım yapılacak hiçbir yoksulun kalmadığı bir ülke oluşturmak.
Yardımları gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırma çabası

ASLI DİDARİ [email protected]


Milletimiz, geçmişten gelen geleneksel altyapının da etkisiyle, ihtiyaç sahiplerine destek konusunda çok duyarlı. Bu amaç doğrultusunda kamu kurumlarında sürekli bir çalışma içinde ve geniş çaplı bir hizmet ağı oluşturulmuş durumda. Kimlere yardım yapılmalı, kimlere ne kadar destek verilmeli, bu adreslere nasıl ulaşılmalı, başvuranların kriterleri nasıl belirlenmeli konularında sürekli yeni kriterler ekleyerek alanlarını genişletiyorlar. Karşılaştıkları örnek olaylardan yola çıkarak, yardım yapılacak kitlenin özelliklerini de sürekli artırarak birçok kişiyi kapsam altına almaya çalışıyorlar. Bu çaba takdire şayan.

FAKİRLİĞİN EL KİTABINI ÇIKARTANLAR DA VAR
Halkın bir kısmı iş arayarak, bildiği işlerde küçük maaşlara ve uzun çalışma saatlerine katlanarak geçimini sağlamaya çalışırken, küçük bir azınlık da fakirliğin el kitabını çıkartarak, aslında kendisinden çok daha ihtiyaç sahibi insanlar varken yardımı hep kendisine almanın ve yardım aldığı adresleri artırmanın peşinde koşturuyor.
Bu kitlenin tüm uygulamalardan anında haberi oluyor. Çıkan maddeler kendilerine uygun ise hemen harekete geçiyor. Tüm desteklerden anında edinmek istiyor. “Profesyonel başvurucu” olarak her yere sürekli başvuruyor. Etrafındakileri de örgütlüyor. Gelen her yardımdan haberi olsun istiyor. Hepsini almak istiyor. İlgili kurumlara sürekli “Yardım geldi mi?” diye soruyor. Yardım alma noktasındaki “fakirlik kâğıdı” gibi ilgili belgeleri durmadan yaptırıyor. 
Hâlbuki gelen yardım, her zaman ihtiyaç sahibi sayısından daha az. Buna rağmen her seferinde “diğerlerine verilmesin, mutlaka kendi alsın” istiyor. Semte bir yardım geldiğinde herkesin hemen haberi oluyor. Hatta kendi oturduğu mahallenin dışındaki muhtarlıklara giderek yardım taleplerinde bile bulunuluyor. Yapılan yardımı kendisine “hak” görerek ve sunulan herhangi bir gerekçe ile alamadığında kızıyor. “Size para kazanmak için evde yapabileceğiniz el işi bulalım” teklifini de gülümseyerek geçiştiriyor.

MUHTARLIKLAR YOKSULLARIN İLK DURAĞI

Yardımların ilk adımı mahalle muhtarlarının verdiği bilgilerden geçiyor. Onların yönlendirmesi ile bulundukları ilçe kaymakamlığına müracaat eden mahalleliler, yardım almak için sıraya giriyor. Yoksul semtlerin en güzel yanı harıl harıl çalışan muhtarları. Halk, bu semtlerde muhtarlık kulübelerinden dışarı nerede ise hiç çıkmıyor. Onları devletin uzantısı olarak görüp, işlerini kolaylaştırmaları için talepte bulunuyorlar.


MUHTARLARIN SORUMLULUĞU ÖNEMLİ
Burada muhtarlar devreye giriyor. Bütün sorumluluklarının üstüne bir de manevi yükleri sırtlayan güzel insanlar onlar.
İHTİYACI OLANLARIN BİR KISMI DA YARDIM TALEP ETMİYOR
Kimisi böyle bir arayışı kendisine iş edinmişken, bazıları da gerçekten ihtiyacı olmasına, çocuğu hasta, eşi işsiz bir halde bulunmasına rağmen hiçbir yere başvuru yapmıyor. Çünkü böyle bir alışkanlığı yok. Aklına gelmiyor. Aklına gelse uygulamaya geçirmiyor. Bunu kendisine manevi bir yük sayıyor. Belki utanıyor. Elindeki ile yetiniyor. 
Belki de ihtiyacını ortaya koyamayan bu kişi yaşlı biri, hiçbir sosyal güvenliği yok, tek başına yaşıyor ve aldığı maaşla geçinemiyor ama talep etmeyi kendisine yediremiyor.

YARDIMLAR GERÇEK ELLERE ULAŞIYOR

Bu yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine verildiği bir gerçek. Çünkü belirlenen adresler ve isimler araştırılıyor. Mesela gerçekten kayıtlı bir işi olmayan bir kişi eğer memleketinden gönderilen bir geliri varsa ya da kayıt dışı bir kazancı bulunuyorsa, bu tespit ediliyor ve ihtiyaçları olmadığı gerekçesiyle oralara yardım yapılmıyor.

KEŞKE BUNLARI HİÇ KONUŞMUYOR OLSAYDIK
İşte asıl dileğimiz tüm ihtiyaç sahiplerine el uzatılması, istemeyenlere de ulaşılması. 
Ve yardıma muhtaç kimsenin kalmadığı ve bunları hiç konuşmadığımız bir ülkede yaşamak.
Böylece evde el işi yaparak para kazanmak seçeneğini bir kenara iterek, yardım almayı kendisine iş edinenler de bu güzel vakitlerini belki daha keyif alabilecekleri alanlara yoğunlaştırabilirler.

FAKİRLİĞİN EL KİTABINI ÇIKARTANLAR DA VAR

Halkın bir kısmı iş arayarak, bildiği işlerde küçük maaşlara ve uzun çalışma saatlerine katlanarak geçimini sağlamaya çalışırken, küçük bir azınlık da fakirliğin el kitabını çıkartarak, aslında kendisinden çok daha ihtiyaç sahibi insanlar varken yardımı hep kendisine almanın ve yardım aldığı adresleri artırmanın peşinde koşturuyor. Bu kitlenin tüm uygulamalardan anında haberi oluyor. Çıkan maddeler kendilerine uygun ise hemen harekete geçiyor. Tüm desteklerden anında edinmek istiyor. “Profesyonel başvurucu” olarak her yere sürekli başvuruyor. Etrafındakileri de örgütlüyor. Gelen her yardımdan haberi olsun istiyor. Hepsini almak istiyor. İlgili kurumlara sürekli “Yardım geldi mi?” diye soruyor. Yardım alma noktasındaki “fakirlik kâğıdı” gibi ilgili belgeleri durmadan yaptırıyor.

Hâlbuki gelen yardım, her zaman ihtiyaç sahibi sayısından daha az. Buna rağmen her seferinde “diğerlerine verilmesin, mutlaka kendi alsın” istiyor. Semte bir yardım geldiğinde herkesin hemen haberi oluyor. Hatta kendi oturduğu mahallenin dışındaki muhtarlıklara giderek yardım taleplerinde bile bulunuluyor. Yapılan yardımı kendisine “hak” görerek ve sunulan herhangi bir gerekçe ile alamadığında kızıyor. Maalesef yardım edinmeyi iş edinmiş olanlar “Size para kazanmak için evde yapabileceğiniz el işi bulalım.” teklifini de gülümseyerek geçiştiriyor.

MUHTARLARIN SORUMLULUĞU ÖNEMLİ

Burada muhtarlar devreye giriyor. Bütün sorumluluklarının üstüne bir de manevi yükleri sırtlayan güzel insanlar onlar.

MUHTARLIKLAR YOKSULLARIN İLK DURAĞI
Yardımların ilk adımı mahalle muhtarlarının verdiği bilgilerden geçiyor. Onların yönlendirmesi ile bulundukları ilçe kaymakamlığına müracaat eden mahalleliler, yardım almak için sıraya giriyor.
Yoksul semtlerin en güzel yanı harıl harıl çalışan muhtarları. Halk, bu semtlerde muhtarlık kulübelerinden dışarı nerede ise hiç çıkmıyor. Onları devletin uzantısı olarak görüp, işlerini kolaylaştırmaları için talepte bulunuyorlar.

İHTİYACI OLANLARIN BİR KISMI DA YARDIM TALEP ETMİYOR

Kimisi böyle bir arayışı kendisine iş edinmişken, bazıları da gerçekten ihtiyacı olmasına, çocuğu hasta, eşi işsiz bulunmasına rağmen hiçbir yere başvuru yapmıyor. Çünkü böyle bir alışkanlığı yok. Aklına gelmiyor. Aklına gelse uygulamaya geçirmiyor. Bunu kendisine manevi bir yük sayıyor. Belki utanıyor. Elindeki ile yetiniyor. Belki de ihtiyacını ortaya koyamayan bu kişi yaşlı biri, hiçbir sosyal güvenliği yok, tek başına yaşıyor ve aldığı maaşla geçinemiyor ama talep etmeyi kendisine yediremiyor.

KEŞKE BUNLARI HİÇ KONUŞMUYOR OLSAYDIK

İşte asıl dileğimiz tüm ihtiyaç sahiplerine el uzatılması, istemeyenlere de ulaşılması. Ve yardıma muhtaç kimsenin kalmadığı ve bunları hiç konuşmadığımız bir ülkede yaşamak. Böylece evde el işi yaparak para kazanmak seçeneğini bir kenara iterek, yardım almayı kendisine iş edinenler de bu güzel vakitlerini belki daha keyif alabilecekleri alanlara yoğunlaştırabilirler.