Süleymaniye, Küçükpazar ve Tahtakale üçgeni

İstanbul'da herkesin beğenip, gittiğinde mutlu olduğu semtler vardır. Bazı köşeler de yıkık dökük yapıları ile çaresizliklerle kuşatılmış olmalarına rağmen ayakta kalma savaşı verirler. Bu yüzden oralardan geçmek insana güç kadar. Süleymaniye, Küçükpazar ve Tahtakele üçgeni bu köşelerdendir.
Süleymaniye, Küçükpazar ve Tahtakale üçgeni

ASLI DİDARİ [email protected]


İstanbul şehri, herkesin bildiği, beğendiği, gidince içinin açıldığı, adı geçince bile yüzünün gülümsediği semtler ve köşeler bütünüdür. Bu köşeler genellikle herkes için aynı olsa da kişiye özel yöreler de bulunmaktadır. Çoğu insanın bilmediği, bilip de tercih etmediği, gidince insanın can sıkıntısını alan, keyfini yerine getiren, kendisinden parçalar bulduğu bu gizli cennetler pek kimselerle paylaşılmaz. İnsan hazinesini sadece kendinize saklamak isteyebilir.

İstanbul şehri, herkesin bildiği, beğendiği, gidince içinin açıldığı, adı geçince bile yüzünün gülümsediği semtler ve köşeler bütünüdür. Bu köşeler genellikle herkes için aynı olsa da kişiye özel yöreler de bulunmaktadır. Çoğu insanın bilmediği, bilip de tercih etmediği, gidince insanın can sıkıntısını alan, keyfini yerine getiren, kendisinden parçalar bulduğu bu gizli cennetler pek kimselerle paylaşılmaz. İnsan hazinesini sadece kendinize saklamak isteyebilir. Ama ben herkes benim sevdiğim yerlere gitsin, orada benim aldığım hazzı alsın isterim. Çoğu arkadaşımı peşimden sürükleyip beraberimde götürdüğüm bu yerler aslında medeniyete yakın ama bir o kadar da bakir yerlerdir. Ortak özellikleri şehrin içinde ama çok kıyısında olmaları, alçak evleri, yıkık dökük yapıları, sokaklarında özgürce oynayan çocukları ve insanlarının çok görmüş geçirmiş bakışlarıdır.

İNSANLARI ÇOK GÖRMÜŞ ÇOK YAŞAMIŞ

Ama ben herkes benim sevdiğim yerlere gitsin, orada benim aldığım hazzı alsın isterim. Çoğu arkadaşımı peşimden sürükleyip beraberimde götürdüğüm bu yerler aslında medeniyete yakın ama bir o kadar da bakir yerlerdir. Ortak özellikleri şehrin içinde ama aslında çok kıyısında olmaları, alçak evleri, yıkık dökük yapıları, sokaklarında özgürce oynayan çocukları ve insanlarının çok görmüş geçirmiş bakışlarıdır.


Bu kıtalarda salaş yapılar, fakirlik, zorluk, küçük iş yerleri ile hayatta kalmaya direnen bir güç bulunur. Bu karşı koyuşun ahengi ile oraya tekrar tekrar gitmek istersiniz. Şehrin içinde kalmaları toprak değerini artırır. Bu güzelliklerin yıkılıp üzerine modern binalar yapılması an meselesidir.  Üzerindeyken içinizde kaybetme korkusuyla dolaşırsınız. Buralarda karşılaşılan her şey ezberinizi bozar. Sizi şaşırtır. İçindeyden kendinizi farklı ve özgür hissettirir. SÜLEYMANİYE, KÜÇÜKPAZAR VE TAHTAKALE ÜÇGENİ
Bu mekanlardan benim için vazgeçilmeyen olanı hiç şüphesiz ki Süleymaniye, Küçükpazar ve Tahtakale üçgenidir. Bu saklı bahçeye gitmeyi düşündüğüm andan itibaren içimi karşı konulmaz bir sevinç kaplar. 
Beyazıt’ın tarih kokan sokakları ve gençlere kucak açan eğitim yurtları sizde doğru yerde olduğunuz  hissi uyandırır. Süleymaniye Camii ve külliyesinin mimari ve insani hikayesini hatırlamak size ulvi duygular yükler.

ŞEHRİN İÇİNDE AMA KİMSENİN GEÇMEDİĞİ SOKAKLARI VAR

Bu kıtalarda salaş yapılar, fakirlik, zorluk, küçük iş yerleri ile hayatta kalmaya direnen bir güç bulunur. Bu karşı koyuşun ahengi ile oraya tekrar tekrar gitmek istersiniz. Şehrin içinde kalmaları toprak değerini artırır. Bu güzelliklerin yıkılıp üzerine modern binalar yapılması an meselesidir. Üzerindeyken içinizde kaybetme korkusuyla dolaşırsınız. Buralarda karşılaşılan her şey ezberinizi bozar. Sizi şaşırtır. İçindeyden kendinizi farklı ve özgür hissettirir.

SÜLEYMANİYE, KÜÇÜKPAZAR VE TAHTAKALE ÜÇGENİ

Bu mekanlardan benim için vazgeçilmeyen olanı hiç şüphesiz ki Süleymaniye, Küçükpazar ve Tahtakale üçgenidir. Bu saklı bahçeye gitmeyi düşündüğüm andan itibaren içimi karşı konulmaz bir sevinç kaplar. Beyazıt’ın tarih kokan sokakları ve gençlere kucak açan eğitim yurtları sizde doğru yerde olduğunuz hissi uyandırır. Süleymaniye Camii ve külliyesinin mimari ve insani hikayesini hatırlamak size ulvi duygular yükler.

VE SONRASINDA KARŞIMIZA ÇIKAN KÜÇÜKPAZAR…
Önce yıkık dökük yollarından geçenken sıra sıra dizilmiş küçük dükkanları sanki size selam verir gibidir. 
Dükkanların içinde satın alınmayı bekleyen özensizce dizilmiş bin bir çeşit eşyanın yıkılacakmış görüntüsü,  disiplinli raflara alışık olanların kafasını karıştırır. 
Kompozisyonun asıl aktörü dükkan sahibidir. Uzun kollu desensiz gömleği ile taktığı kravatı “Ben işimi seviyorum, ekmeğimin derdindeyim” mesajı taşır. Gömleği ütüsüz olabilir. Tıraşı da sinek kaydı değildir belki ama yüzündeki ifade pekala bir an insana “Yanında çırak olabilirsem ne mutlu olurdum”u düşündürebilir.
Dükkanların önünde küçük taburelerde birbirine çay ikram eden insanları, sokağın huzuru kaçmasın diye muhabbetlerini kısık sesle yaptığını fark edince kendini farklı bir dünyada hissedersin.

VE SONRASINDA KARŞIMIZA ÇIKAN KÜÇÜKPAZAR…

Önce yıkık dökük yollarından geçenken sıra sıra dizilmiş küçük dükkanları sanki size selam verir gibidir. Dükkanların içinde satın alınmayı bekleyen özensizce dizilmiş bin bir çeşit eşyanın yıkılacakmış görüntüsü, disiplinli raflara alışık olanların kafasını karıştırır. Kompozisyonun asıl aktörü dükkan sahibidir. Uzun kollu desensiz gömleği ile taktığı kravatı “Ben işimi seviyorum, ekmeğimin derdindeyim.” mesajı taşır. Gömleği ütüsüz olabilir. Tıraşı da sinek kaydı değildir belki ama yüzündeki ifade pekala bir an insana “Yanında çırak olabilirsem ne mutlu olurdum.”u bile düşündürebilir. Dükkanların önünde küçük taburelerde birbirine çay ikram eden insanları, sokağın huzuru kaçmasın diye muhabbetlerini kısık sesle yaptığını fark edince kendini farklı bir dünyada hissedersin.

Etrafında saygıdan bir hare çevrilmiş bu sokaklarda “Gülümseme en büyük sadakadır”. 
İstanbul’un ortasında ama çok kenarındaki bu semtte omuz omuza olmak ayakta kalmanın şartı gibidir. 
Geçen yüzyılda ve 1900’lü yılların başında İstanbul’a ilk gelenlerin oturduğu bir semttir burası. Bir geçiş noktası. Küçükken babası ile buraya yerleşip, büyüdüğünde önemli birer isim olan birçok sanayici, birçok yazar, birçok ilim adamı gelip geçmiştir toprağından. 
Şimdi yolları düşmese de herkes bilir buraları.
Dünyanın en güzel manzarası Küçükpazar’ın evlerinin en üst katlarının penceresinden baktığında karşılaştığındır. Bir viraneden karşı kıyının şaheserliğine bakmak insanın zihninde tezat duygular yaşatır.
Şimdi Tahtakale’ye doğru indikçe evlerinde bekarların yaşadığı, pansiyonlara dönüşmüş, hamamları, kıraathaneleri ile bekarlara hizmet eden bir adaya dönüştüğünü görürüz. Hala hanlarında iş işlendiği, yollarında dilim karpuzların satıldığı, isterseniz tek muz da alınabilen, ucuzluğuna bakıp sağlıklı olmasından şüphe duyulan yiyeceklerin diyarı olmuştur ama yine de yolları, binaları ile heybetini korumuştur. 
İnkar edemeyeceğim bu sokaklarda dedem, babaannem, babam ve amcalarının ayak izlerinin olması semte olan sempatimi artırmaktadır. Onlar da benim baktığım binalara bakarak bu yollarda yürüdüler. Onlar da bu semti benim gibi hatta belki daha çok sevdiler. Kabul. Ama bu adanın benim için çekiciliği hiçbir şeyin yapmacık ve göstermelik olmamasından kaynaklanmaktadır.

GÜLÜMSEME SADAKANI DAĞIT

Etrafında saygıdan bir hare çevrilmiş bu sokaklarda “Gülümseme en büyük sadakadır”.

İstanbul’un ortasında ama çok kenarındaki bu semtte omuz omuza olmak ayakta kalmanın şartı gibidir.

Geçen yüzyılda ve 1900’lü yılların başında İstanbul’a ilk gelenlerin oturduğu bir semttir burası. Bir geçiş noktası. Küçükken babası ile buraya yerleşip, büyüdüğünde önemli birer isim olan birçok sanayici, birçok yazar, birçok ilim insanı gelip geçmiştir toprağından.

Şimdi yolları düşmese de herkes bilir buraları.

İddia ediyorum, dünyanın en güzel manzarası, Sülaymaniye Cami'nin bahçesinden Haliç'e bakarken gördüğündür.

DÜNYANIN EN GÜZEL MANZARASI

Dünyanın en güzel manzarası Küçükpazar’ın evlerinin en üst katlarının penceresinden baktığında karşılaştığındır. Bir viraneden karşı kıyının şaheserliğine bakmak insanın zihninde tezat duygular yaşatır.

Şimdi Tahtakale’ye doğru indikçe evlerinde bekarların yaşadığı, pansiyonlara dönüşmüş, hamamları, kıraathaneleri ile bekarlara hizmet eden bir adaya dönüştüğünü görürüz. Hala hanlarında iş işlendiği, yollarında dilim karpuzların satıldığı, isterseniz tek muz da alınabilen, ucuzluğuna bakıp sağlıklı olmasından şüphe duyulan yiyeceklerin diyarı olmuştur ama yine de yolları, binaları ile heybetini korumuştur.

İnkar edemeyeceğim bu sokaklarda dedem, babaannem, babam ve amcalarının ayak izlerinin olması semte olan sempatimi artırmaktadır. Onlar da benim baktığım binalara bakarak bu yollarda yürüdüler. Onlar da bu semti benim gibi hatta belki daha çok sevdiler. Kabul. Ama bu adanın benim için çekiciliği hiçbir şeyin yapmacık ve göstermelik olmamasından kaynaklanmaktadır.

KARAKÖY HIRDAVATÇILAR ÇARŞISI
Saklı cennetlerden biri de kısa binaları, insanların bin bir emekle çalıştığı iş yerlerinin bulunduğu dükkanları ile Karaköy’deki hırdavatçıların alanıdır.  Orası günümüzde taze olmasa da pekala oraya taze bir nefes almaya gidilebilir.
Galataport Projesi kapsamında yerlerinden edilen ve yarısı boşalmış, yarısı hâlâ direnerek yerlerini terk etmeyen esnafı ile yaşayan ve direnen bir kıtadır. 
Deniz kenarında olması, kozmopolit yapısı, dükkanlardan gelen pas ve metal kokusu, nefis Haliç manzarasının eşliği burayı farklı kılmıştır.

KARAKÖY HIRDAVATÇILAR ÇARŞISI

Saklı cennetlerden biri de kısa binaları, insanların bin bir emekle çalıştığı iş yerlerinin bulunduğu dükkanları ile Karaköy’deki hırdavatçıların alanıdır. Orası günümüzde taze olmasa da pekala oraya taze bir nefes almaya gidilebilir.

Galataport Projesi kapsamında yerlerinden edilen ve yarısı boşalmış, yarısı hâlâ direnerek yerlerini terk etmeyen esnafı ile yaşayan ve direnen bir kıtadır.

Deniz kenarında olması, kozmopolit yapısı, dükkanlardan gelen pas ve metal kokusu, nefis Haliç manzarasının eşliği burayı farklı kılmıştır.

Grafiti sanatçılarının binaları kepenkleri bir sanat galerisi titizliği ile işlediği adanın doğası farklıdır. Bir gün tamamen yok olacak harabe binaların arasındaki çırpınış bitecektir. Bu bilinmektedir. Ama hiçbir şey olmayacakmış gibi didinmeye devam edilmektedir. Başka ezberi olmayan insanların, nefes aldığı adayı son gününe kadar yaşamak arzusu saklıdır dükkanların kepeklerinde. Balık ekmekçileri, salaş ama bir o kadar çekici lokantası olan bölge yine de çok sessizdir. Suratlar da asık. Belki de bu yıkıma, yer değiştirmeye bir direnme biçimidir. Son ana kadar dükkanlarında olan insanların inatçı sevgisi beni kendisine hayran bırakır.

GRAFİTİCİLERİN ÇALIŞMA ALANI

Grafiti sanatçılarının binaları kepenkleri bir sanat galerisi titizliği ile işlediği adanın doğası farklıdır. Bir gün tamamen yok olacak harabe binaların arasındaki çırpınış bitecektir. Bu bilinmektedir. Ama hiçbir şey olmayacakmış gibi didinmeye devam edilmektedir. Başka ezberi olmayan insanların, nefes aldığı adayı son gününe kadar yaşamak arzusu saklıdır dükkanların kepeklerinde. Balık ekmekçileri, salaş ama bir o kadar çekici lokantası olan bölge yine de çok sessizdir. Suratlar da asık. Belki de bu duruş; yıkıma, yer değiştirmeye bir direnme biçimidir. Son ana kadar dükkanlarında olan insanların inatçı sevgisi beni kendisine hayran bırakır.

KÜÇÜK LANGA
Aksaray’dan Yenikapı’ya doğru inerken tren istasyonunun sağından sahile kadar olan bölge Küçük Langa’dır. Burada diğerleri gibi yoğun olarak iş yeri olmasa da iki katlı evleri ile bir masal kent gibidir. Sokaklarından satıcı arabaları geçen ve alışveriş yapılan nadir semtlerdendir. 

İki katlı evleri… Birkaç sokaktan ibaret düzenli yerleşimi ile fazlasıyla sevimli bir sahil kenti gibidir. Ama içinde kara iklimi insanları yaşar. İnsanların koşuşturması gailesi farklıdır. Burada zaman başka akar.

KÜÇÜK LANGA

Aksaray’dan Yenikapı’ya doğru inerken tren istasyonunun sağından sahile kadar olan bölge Küçük Langa’dır. Burada diğerleri gibi yoğun olarak iş yeri olmasa da iki katlı evleri ile bir masal kent gibidir. Sokaklarından satıcı arabaları geçen ve alışveriş yapılan nadir semtlerdendir.

İki katlı evleri… Birkaç sokaktan ibaret düzenli yerleşimi ile fazlasıyla sevimli bir sahil kenti gibidir. Ama içinde kara iklimi insanları yaşar. İnsanların koşuşturması gailesi farklıdır. Burada zaman başka akar.

Küçük Langa yıkılmaya aday bir kara parçasıdır. Her projede adı geçer. O yüzden burada insanlar endişelidir. Her an çıkacaklarmış gibi evlerini onarmaya korkarak yaşarlar. O günkü yaramazlık haklarını çok tan doldurmuş çocuklar gibi sessiz ve sakindirler. 
Burada dolaştığında kendini başka bir iklimde hissedersin. Kıyısında bir bankta oturup dinlenirken derinleşirsin.

YIKILDI-YIKILACAK İDDİASI İLE YAŞAMAZ ZOR OLSA GEREK

Küçük Langa yıkılmaya aday bir kara parçasıdır. Her projede adı geçer. O yüzden burada insanlar endişelidir. Her an çıkacaklarmış gibi evlerini onarmaya korkarak yaşarlar. O günkü yaramazlık haklarını çoktan doldurmuş çocuklar gibi sessiz ve sakindirler.

Burada dolaştığında kendini başka bir iklimde hissedersin. Kıyısında bir bankta oturup dinlenirken derinleşirsin.

Benim cennetlerim hep sırtındaki semere taşıyamayacağı ağırlıkla yük alan ama hala dimdik duran bir hamal misalidir. O yüzden özellerdirler. O yüzden değerli.

KENTİN HAMMALI

Benim cennetlerim hep sırtındaki semere taşıyamayacağı ağırlıkla yük alan ama hala dimdik duran bir hamal misalidir. O yüzden özellerdirler. O yüzden değerli.