Simit, önce saray mutfağında pişti

Sarayda yemek ve tatlıların tatlarını denetleyen nazır Şemsi Paşa, mutfak personeli bir kadın aracılığı ile tanıdığı susamı araştırarak 1580’de simidi keşfetti. Önce 7 gün boyunca kendi yedi, sonra Kanuni Sultan Süleyman’a takdim etti. Simit 50 yıl saraydan çıkmadı. Daha sonra ise sokaklarda satılmaya başlandı.
Simit, önce saray mutfağında pişti

Veli Beyazıt’ın torunu, Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Kanuni Sultan Süleyman’ın bir veziri aynı zamanda muhasibi olan Üsküdar’da bir camiye ve parka ismi verilen Şemsi Paşa, iç erzak memuru olduğu için yemeklerini ve tatlılarını denetleyen nazır sıfatında bir kişiydi.


ŞİMSİ PAŞA MUTFAKTAKİ KADININ HEYBESİNDE SUSAM GÖRÜR

Cebbar ve alâyişçi olan Şemsi Paşa, bir gün mutfaktaki kadınların birisinin torbasında bir şey görüyor ve “Nedir bu?” diye sorduğunda “Efendim buna susam derler.” cevabını alıyor.

Kadının keşanlı olduğunu öğrenen Şemsi Paşa bunun üzerine Keşan’a gidiyor. Susamı zamanın doktor ve ziraatçılarıyla “Yararı ve zararı nedir?” diye tetkik ediyor.

Neticede yararlı olduğunu kanaatini hakim olduktan sonra bir gün mutfakta “Bana ser bir hamur yapın.” diyor. Hamuru bugünkü simit şekline sokuyor ve susamadıktan sonra “Pişirin.” emrini veriyor. 7 gün boyunca kendisinin yaptığı simidi yiyor. O zaman padişah korkusu oldukça hakim.


ÖNCE KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN’A SİMİT TAKDİM EDİLİYOR

Daha sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın huzuruna çıkıp “Devletlum kendi tarafımdan mucidi değil de icadım olan bir gıda yaptım ve emrederseniz huzurlarınıza getireyim.” diyor. Padişah tarafından kabul görünce sıcak sıcak simidi takdim ediyor.

1580’DEN 1630’A KADAR SİMİT SARAYDAN ÇIKMIYOR

1580’den 1630’a kadar saraydan çıkmıyor bu simit. Yani saray hanedanı yiyor. Daha sonra vezir konaklarına ulaşıyor.

SİMİT, 1670’DE VİTRİNLERDEKİ YERİNİ ALIYOR

Simit, 1670 yıllarında gıda mamulleri satan dükkanların vitrinlerine iniyor. İlk zamanlar halka yabancı geliyor fakat zamanla özellikle çocuklar tarafından benimseniyor ve böylece simidin sokakta satışı yayılıyor.

O günlerde ne bir baş, ne bir oda, ne bir cemiyet ve ne bir dernek yok. Herkes bir rekabet halinde ve ben daha iyi işimi yapıyım derdinde. O günkü gıdalar temiz, usulünde ve muntazam. 

1893’DE SİMİTÇİLER CEMİYETİ KURULUYOR

1893 yılında ise cemiyetleşmeyi düşünüyorlar ve gerçekleştirdikleri cemiyet 1910’lu yılların başlarına kadar sürüyor. Bu bağlamda önce cemiyet sonra dernek ve en sonunda ise oda oldular.

1995-2005 yılları arasında başkanlık yapan Mehmet Zekai Akkuş zamanında Üsküdar, Kadıköy, Beşiktaş, Şişli, Beyoğlu, Eminönü, Sirkeci, Haznedar, Bakırköy, Yeşilköy hudutları içerisinde yaklaşık 240 simitçi vardı.