Önce yangınları haber veriyordu şimdi hava durumunu

Beyazıt Yangın Kulesi, tam 191 yıl önce İstanbul'daki yangınları gözetlemek ve haber vermek için inşa edildi. Şimdi İstanbullulara hava durumunu da bildiriyor.
Önce yangınları haber veriyordu şimdi hava durumunu

1828 yılında Beyazıt'ta yangınları gözetlemek için inşa edilen 85 metre yüksekliğindeki Beyazıt Yangın Kulesinin mavi renkte aydınlatılması ertesi gün havanın açık olacağını, yeşil yağmuru, sarı sisi ve kırmızı enk ise karı haber veriyor.


İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarkan Okçuoğlu, İHA muhabiri ile kulenin en üst noktasına çıkarak, şu bilgileri verdi:

“Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiğinde ilk inşa ettirdiği saray aslında bu bölgede. Bu eski sarayın olduğu bölge Sultan 2'nci Mahmut döneminde yeniçerilerle olan büyük mücadelesinden sonra başka bir binaya çevriliyor. Seraskerlik binası olarak göreve başlıyor. Seraskerlik aslında günümüzdeki genel kurmaylık binası gibi bir anlamı var.


DAHA ÖNCE AYNI YERE İKİ KEZ KÂGİR BİNA YAPILDI

Aynı dönemlerde de 1828 yılında buraya kagir yani taştan, 85 metre yüksekliğinde çok büyük bir yangın kulesi inşa ediyorlar. İşte biz bugün bu yangın kulesinin içindeyiz. Fakat bu yangın kulesi inşa edilmeden evvel, 1749 yılında burada ahşap bir yangın kulesi daha varmış. Bu İstanbul’un çok büyük yangınlarından bir tanesinde, Cibali yangınında inşa edildikten kısa bir süre sonra yanıp kül olmuş. Bunun üzerine bir bina daha inşa ediyorlar, o da ahşap bir bina fakat o da Vaka-i Hayriye sırasında yanıp kül oluyor. İçinde bulunduğumuz bugünkü bina da işte o hadiseden sonra, birkaç yıl sonra inşa ediliyor.

BİNANIN MİMARI SENEKERİK BALYAN

Binanın mimarı da belli, daha doğrusu araştırmacılar binanın mimarını tahmin ediyorlar. Meşhur Balyan ailesinden yani kuşaklar boyunca Osmanlı İmparatorluğuna mimarlık, kalfalık ve müteahhitlik yapmış bir aile bu. Onlar içerisinden Senekerim Balyan kalfanın inşaatı.

KAPI ÜZERİNDEKİ TUĞRA, HATTAT MUSTAFA İZZET EFENDİ’NİN ESERİ

Ayrıca kapısının üzerinde ikinci Mahmut’a ait çok güzel bir tuğrası olan ve meşhur hattat Mustafa İzzet Efendi’nin kendi geliştirdiği talik hat ile yazdığı bir kitabe de mevcut. Bu kitabede hem Sultan Mahmut’un ismi, hem de binanın yapılış, bitiriliş tarihi mevcut."

"YANGINLARI HABER VERMEK YÖNTEMLERİ ÇOK İLGİNÇ"

Kulenin ilk yapıldığında işlevinin yangınları haber vermek olduğunu dile getiren Okçuoğlu, “Çok ilginç bir yöntem kullanıyorlar bunun için, kuleden dışarıya uzun tahtalar uzatıyorlar ve gündüzleri bunlara renkli sepetler asıyorlar. Bu sepetlerin belirli anlamları var. Mesela Üsküdar’da bir kule var, birbirleriyle iletişiyorlar ve top atışlarıyla bu yangınlar İstanbul’da duyuruluyor. Geceleri de aynı biçimde fener uzatıyorlar bazen de maytap atıldığı söyleniyor eski kaynaklarda." dedi.

ARTIK HAVA DURUMU İLE İLGİLİ İPUÇLARI VERİYOR

İstanbul’un pek çok noktasından görünen kulenin tepesindeki ışığın, hava durumuna göre renk değiştirdiğini anlatan Okçuoğlu, “Özellikle 1997’deki restorasyondan sonra yine bir sinyalizasyon sistemi mevcut burada, bu kez ışıklarla. Mesela mavi ışık açık havayı, sarı ışık sis, kırmızı tehlikeyi işareti, karlı havayı yeşil de yağışlı havayı gösteriyor. Bunu günümüzde otomatik olarak yapıyorlar. Birtakım sensörler var, onlarla bu ışıklar çıkıyor ve günün her saatinde değişebiliyor. Yani bugün İstanbul’un her yerinden sisli havalarda bu sarı ışıkları ya da diğer ışıkları görebiliyoruz." şeklinde konuştu.

"KULE İLK YAPILDIĞINDA DAHA KISAYDI"

Okçuoğlu, “Aslında ilk yapıldığında biraz daha kısa, inşa edildiğinden yaklaşık bir 20 sene sonra üzerine üç kat daha çıkıyor. Yuvarlak pencereli katlar bunlar.

ESKİDEN BİNADA 20 GÖREVLİ YAŞIYORDU

Burada 20 kadar görevli yaşıyormuş, onların odaları var. Daha sonra sanırım 1889 yılında bir de demir gönder çekiliyor üzerine, kulenin boyu iyice uzuyor." dedi. 

GİRİŞTE KULENİN KENDİ RESMİNE RASTLAMAMIZ PEK RASTLANMIŞ BİR UYGULAMA DEĞİL

Okçuoğlu, gözetleme katının tavanındaki ihtişamlı resimler ile ilgili olarak ise “Bu çizimler özel çizimler aslında. Çünkü bu gördüğünüz mavi, beyaz ve gri tonlarda yapılmış duvar resimleri, özellikle 1808-1839 arasında hüküm sürmüş Sultan 2'nci Mahmut devrinde moda olmuş. Belli ki bir ekolü temsil ediyor. Ama en önemli tarafı kulenin kapısından girer girmez karşınıza çıkan görüntü. Kulenin kendi kendinin resmedilmiş olması. Herhalde Osmanlı resim tarihinde çok ender rastladığımız bir şey." ifadelerini kullandı.