Uzmanlar müşterilerin mal ya da hizmetten çok markaya yöneldiklerini belirterek, ekonomik olarak gelişmek için ülkenin tüm üreticilerinin marka konusuna yatırım yapmaya davet ediyorlar.

Marka olmak, önce marka değeri taşıyacak kadar kaliteli, özgün, ulaşılır ve sürdürülebilir olmayı, sonra da bu değeri koruyarak, geliştirmeyi gerektiriyor. Bugün dünyada bir ülkenin ne kadar çok kazanılmış markası varsa o ülke ekonomik anlamda o kadar prestijli kabul ediliyor.

MARKA OLMAK DANAYIKLILIK DEMEKTİR

Markaların uzun soluklu yaşamlarında zaman zaman ekonomik krizlere girdikleri halde yönetimlerindeki profesyonellik gereği tedbirlerini alarak var olmaya devam etmeleri de dikkat çekiyor. Marka gücünü biraz da bu sallantılardaki keskin kararlarından alıyor.

Türkiye’nin yüz yıllık markalarına baktığımızda geleneksel yanlarını korurken aynı zamanda pazarda yeni trendleri takip edip, kendilerine yeni pazarlar edinerek, istikrarlı yürümeleri diğer üreticilere örnek teşkil ediyor.

ÜRETİMİN MARKALAŞMASI ÖN KOŞUL

Konunun uzmanları, şu an Türkiye ekonomisinde ekonomik krizi atlatmak için markalaşma uyarısında bulunarak, müşterilerin mal veya hizmet değil marka tükettiğine vurgu yapıyor.

Popülerlikten uzak, gerçek manada, kalıcı marka olabilmek, yani üretimin markalaşması ekonominin kurtuluş reçetelerinden birisi olarak kabul ediliyor.

Üreticiler ya da hizmet sağlayıcılar bu dönemde diğer unsurlara olduğu gibi markalaşma üzerine de eğilmeliler.