1950'lerde sinema bileti karaborsacılığı hakimdi. Sinema sezonu başlayınca, Beyoğlu'nda türeyen karaborsacılarla İstanbul Valiliği'nin görevlendirdiği polisler bile başa çıkamıyordu.
1950'lerde sinema bileti karaborsacılığı hakimdi. Sinema sezonu başlayınca, Beyoğlu'nda türeyen karaborsacılarla İstanbul Valiliği'nin görevlendirdiği polisler bile başa çıkamıyordu.
Türkiye'de sinema gösterimi 19'uncu yüzyılın başında başladı. İlk Türk sinema filmi de 1914 yılının Kasım ayında çekildi. Film çekimi savaş yıllarında sekteye uğramış olsa da 1920'lerden itibaren film çekimleri arttı. Böylece Türk filmlerinin uluslararası ödüllere varan bir Yeşilcam yolculuğu yaşadı.
11 Ekim 1950 tarihli bir gazete haberine göre sinema sezonu açılmış ve sinema sezonunun açılması ile birlikte sinemalara o kadar çok yoğun talep olmuşti ki Beyoğlu'ndaki sinemaların önlerini karaborsacılar doldurmuştu.
Beyoğlu'nda adı önce "İpek" olan sonra değiştirilerek "Emek" yapılan sinemada film izlemeye gelen insanlar bilet bulmakta zorluk çekiyor olmalılardı ki karaborsacılar oraya da el atmıştı.
Tabii bu manzara sinema salonlarının kısıtlı olması ve karaborsacıların, henüz televizyonla tanışmamış bir kitlenin ilgisini fırsata çevirmek istemesinden kaynaklandı.
Haberde, İstanbul Valiliği'nin yıllardır mücadele ettiği bu durumu bir türlü önlenemediğinden söz ediliyor. Ve karaborsacılar da "Pejmürde giyimli kişiler" olarak tanımlanıyor. O zamanın Beyoğlu'suna çıkmak için takım elbise giyilmesi şartının arandığını hatırlayınca, gazetede yeralan bu tanım insanı o günlere götürüyor.