Avrupa ile ilişkileri iyileştirmenin tam zamanı

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Avrupa ile ilişkileri iyileştirmenin tam zamanı olduğunu ve bu konuda hiç vakit kaybetmeden adım atılması gerektiğini belirtti.
Avrupa ile ilişkileri iyileştirmenin tam zamanı

"Uzlaşma adımlarını Gümrük Birliği'nin revizyonu müzakerelerini başlatarak taçlandırırsak, emin olun 2018 yeni bir umut, yeni bir başlangıç yılı olur" diyen Bilecik sözlerine şöyle devam etti;


Hayatta da ekonomide de "hatalarımızın hesabını tutmak, başarılarımızla övünmekten daha karlıdır" ilkesine önem verdiğini, 2018'de daha başarılı olmak için 2017'de eksik kalınan noktalardan ders almaya ve bunları açık yüreklilikle paylaşmaya ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

2017'nin başında büyüme beklentilerinin oldukça düşük, yurt dışı sermaye akımlarının da tersine döndüğü bir trend bulunduğunu anımsatan Bilecik, "Bu anlamda ekonomik beklentiler oldukça karamsardı. Avrupa ekonomisindeki büyüme ile artan ihracat ve hükümetimizin yaptığı düzenlemeler bunu tersine döndürdü. Her iki gelişmeden de çıkarmamız gereken dersler var." diye konuştu.

Bilecik, ihracatın ve bu vesileyle Avrupa ekonomisinin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görüldüğüne işaret ederek, şunları kaydetti:


"Yılın ilk yarısında 5 puanlık büyümenin 2 puanı buradan geldi. Bakın; matematik asla yanılmaz. Bu rakamlar, 'Avrupa bitti' diye düşünenlerin ne kadar yanıldığını gösterdi. TÜSİAD olarak, bize göre, Avrupa'nın Türkiye için önemi zaten hiç azalmamıştı. Bundan sonra da bu önem, artarak devam edecek. Elbette, ilişkilerimizin bu derece gerilimli olmamasını arzu ederdik."

AVRUPA'YI YOK SAYAMAYIZ

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, AB'nin, yüksek bir büyüme dönemi içinde olduğuna dikkati çekerek, "Bu dönemde, yalnızca ihracatımızın artmasıyla yetinmeyip önemli ölçüde doğrudan yatırım çekmemiz de mümkün olabilirdi. Böyle önemli fırsatları zamanında görmeli ve değerlendirmeliyiz. 2018’de ve sonrasında bunu hep aklımızda tutmalıyız." şeklinde konuştu.

Kısa vadede büyüme için finansal istikrardan vazgeçmenin bedelinin, yüksek enflasyon olduğunu belirten Bilecik, iç talebi canlandırmak için atılan adımların büyümeye önemli destek verdiğini, sadece tüketimin üçüncü çeyrek büyümesine katkısının 7 puan olduğunu vurguladı.

Bilecik, bu durumun aynı zamanda enflasyon oranının 2017'de yüzde 11,92 olmasına neden olduğunu dile getirerek, "Bu oran maalesef 2003'ten bu yana görülen en yüksek enflasyon oranı. Çekirdek enflasyon (enerji ve gıda hariç) yüzde 12,3 ile yine 2003'ten bu yana en yüksek oran. Üretici enflasyonu da yüzde 15,47. 2017'den çıkardığımız iki ders; Avrupa'yı yok sayamayız ve reformsuz, sadece iç talebi zorlayarak büyürsek bunun bedelini enflasyonla öderiz." ifadelerini kullandı.

2018 için çok net görülen iki büyük fırsatın hem dünya hem de Avrupa ekonomisinin büyümesi olduğunu vurgulayan Bilecik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Avrupa ile ilişkileri iyileştirmenin tam zamanı. Bu konuda hiç vakit kaybetmeden adım atmalıyız. İnanın Türkiye isterse ve uzlaşma yönünde birkaç adım atarsa işler değişir. Çünkü; Avrupa da zaten Türkiye’yi kaybetmeyi istemiyor. İki tarafın da iş dünyası, ilişkilerin iyileşmesini dört gözle bekliyor. Bir de uzlaşma adımlarını Gümrük Birliği’nin revizyonu müzakerelerini başlatarak taçlandırırsak, emin olun 2018 yeni bir umut, yeni bir başlangıç yılı olur."